Müzik kulağım hiçbir zaman iyi olmadı. Hiçbir zaman müzik konusunda ahkam kesebilen birisi de olmadım. Dinlemeyi sevsem de, müziksiz yaşayamayıp bunu sürekli anlatan hatta bir fetiş nesnesi -dokunmasız fetiş nesnesi- haline getirenlerden olmadım. Hatta oldum olası entelektüel faaliyetleri fetiş haline getiren, sürekli bunlara olan ilgilerini vurgulayan, bunlardan anlamayanları küçümseyen, kendi sevdikleri türler haricindekileri sevenleri avam görenlerden de ölesiye tiksindim. Gerçekten korkunç bir şey!
Geçen gün Güven Şefika Kutluer Festivali'ne çağırdı. Ben de hiç klasik müzik dinletisine de gitmediğim için, deneyimlemek istedim. Şefika Kutluer dünyaca ünlü bir flüt virtüözüymüş. Ben bilmiyordum açıkçası. Belki ben gibi bilmeyenler Ekşi'de neler demişler bilmek isterler diye link koyayım en iyisi. :) Ekşi'de Şefika Kutluer
Konserler Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde yapılıyor. Çok güzel bir salonda. Büyük Tiyatro gibi muhteşem bir iç dekoru var. Akustiği de çok güzel ki, konser esnasında fısıldaşanların sesi ister istemez her yerden duyuluyordu :) Böyle şeyler görünce keşke mimariden anlasaydım diyorum, neyse ki sonra hevesim geçiyor. :)
Şayet klasik müzik seviyorsanız programa bakmanızda fayda var. Gerçi ben bunu demesem de bakar ki seven insan :/ Tamam, sevmiyorum ama sevebilirim, dinlemek isteyebilirim aslında diyenler baksın. :/ Yani, bakmalarında fayda var demek istedim.
E, dinlemişken 24'ündeki konserden beğendiğim bir esere de burada yer vereyim. Damdaki Öküz Türkçe ismiyle bilinen, Le Boeuf Sur Le Toit orijinal isimli Darius Milhaud'a ait senfoni. Darius Milhaud, memurmuş aynı zamanda. Charlie Chaplin hayranıymış ve bu bestesini de sessiz filmlerinden birinde kullanılması umuduyla yapmış ya da yaptıktan sonra ummuş. Bilemedi aklım şimdi. Kullanılmayınca da bu besteye "Sinema Fantezisi" ismini eklemiş. Buyrunuz: