Pages

9 Mayıs 2010 Pazar

gecenin bir yarısı

beytepe'den eve dönerken, güç bela atmışız kendimizi servise, 2 arkadaşın camdan fırlama ihtimali var, bir tanesi yere oturmuş, oturacak yer kalmadığı için ayaktayım şoförün arkasındaki demirden güç alıyorum. şoförün eşi parayı toplayarak geliyor arkadan. oturan bağyan ezgi ile o kadar dans etmişiz, şarkı söylemişiz ki, servise gidene dek devam etmiştik. serviste ezgi başladı "yaz demeeediiim, kış demeedddiiim" devam de etti ama sallandım dedi kaldı. şoför amca da eşlik etmeye başlamıştı. ezgianım sustu şoför amca söylüyordu. çok eğlenceli bir akşam eğlenceli bir yolculuğuydu. amcanın eşi gelirken paraları toplayarak amca arka tarafa bağırıyordu, "üzmeyin karımııı" diye. teyze ara sıra, "aa şoför aynayı görmeyecek evladım" diyordu. şoför amca, "salihaanım beni müdaafa ediyor ahahaha" diyor, sevinciyle biz izleyicilerini de sevindiriyordu.

bir baktık, amcanın torunlarının fotoğrafı verilmiş ezgi'nin eline. amca anlatıyor, en baştaki kızımın çocuğu diye. biz de görevimizi yaptık, pek güzellerdi, "pek güzeller allah bağışlasın" dedik.

yolcuğun sonuna yakın, kovboy şapkası taktı. salihaanım almış. yakışmış dedik, çok şirin olmuştu. bir de at lazım dedik. "beyaz atlı prens gibi olur işte fena mı?" dedim, "bizden geçti artık" dedi salihanım. "yok canım yaşı olur mu hiç bunun" dedim. gülüştük yine.

en son inerken, "tanıştığıma memnun oldum, görüşmek üzere başarılar dedi.", "biz de dedim, size de... size de mutluluklar" dedim.

arada atladığım esas kısım var ama. bu yazının yazılma amacı olan kısım.

teyze öğrenci sandı sonra iş gücü konuştuk. iş bulmanın öneminden bahsettik. gençlikten bir parça, gecenin üçünde kampüse gidip ulaşamayan öğrencileri alışlarından falan... sonra kızına geldi muhabbet. niye yazıyorum bunu? size ders olsun diye. zira bana ders oldu. aşamalı kapaklaşma sendorumu olsun adı hatta. evet başlıyorum diyaloğa.

s-bnim kızım da itü'de konservatuarda okuyordu.
m-aa siz de uzakta okutmuşsunuz çocuğunuzu :) (ankara'dayız ya o an)
s-yok biz o zaman kocaeli'ndeydik.
m-hııı(aha ilk yanlış)
s-ama işte geri dönmedi. kocaeli'ni sevmiyordu. orda kaldı.
m-neyse yakınmış zaten ama
s-evlendi ama okurken. babası 2 yıl sonra öğrendi hatta bunu.
m-ooo çılgın bir ablaymış o (yuh annesine söylenir mi?)
s-evet evet...
m-neyse, önemli olan mutlu olmak ya, olmuş geçmiş(hadi bakalım bir yorum daha)
s-mutlu olmak mı? e boşandılar, bir de oğlu var hatta o evllikten
m-ımmm yani... olur öyle yeaa (aha dumurlardan durum beğen, az veriyle hiç yorum yapma e mi melikeğ?)
s-öyle hayat toz pembe değil, böyle karar alıp uygulayacak kadar.
m-(sıkıysa itiraz et) doğrudur... yani...

hayır ben bu yekunde 3-4 dakikalık konuşmada en az 3 kere bozuldum da toparlayamadım zihnimi.
ne diyordum? hı! az veriyle yorum yapamam deyince peeh diyenlere notum! az veriyle hiç birimiz pek yorum yapamayız, arada bir tutanlar olsa da tutmayanlar yüz karası oluyor bre!

istatistik ödevim var benim. evet.

not: ezgiyle biz, biz de böyle evliliğimiz olsun istedik. salihanımve şoför amca gibi(bir şey bey idi ama bir şeyi bilemedim) ancak en az 30 yıllık evliliğin 40 dakikasından sonra buna karar vermemiz de bir erken yorumdur. deşsek ne acılar çıkar, kim bilir?

0 Kalem Kelam: