Pages

13 Nisan 2010 Salı

ayh!

"mutsuzluk tanımları: tanrı olamamak"
-who cares

etik bir davranış yaptım ve alıntıyı da kuralını uygun bir şekilde yazdım efenim.
sahiden muktedir olamamak, değişmesini çok istemenin değişmesine sebep olmayışı, kısaca çaresizlik, insanı o kadar mutsuz kılıyor ki. iğneyle kuyu kazacağını bile bile, bunu yapınca hiç bir şey olmama ihtimaline karşılık yine de bir şey yapma çabası ve arzusu... belki bir minik değişiklik bir başkasının hayatında çok şey demek olacak?

her gün bir başka acaip.

bugünün bir dersi birini beğenince yüzüğüne bakma gereğiymiş. öyle karar verdi h. kişisi.

ayrıca ego işlerini melih'e bırakmak lazımmış. e bu da manalı.

bir de, melih demişken, ona olan hıncımı zavallı metro bilet gişesicisinden çıkarıyorum. "1 öğrenci" dedim. "tekli yok ikili satılıyor" dedi. "bir tekli bir ikili satıyorsunuz yea alla alla" gibi bişi dedim. gerçi "alla alla" kısmı yoktu sanırım kfjsjfş. adam da "ayrıca öğrenci bileti almak için paso lazım" dedi. pis uyanık, kendince pasosuz yakalayacaktı. "pasom olmasa öğrenci istemezdim zaten, bakın" deyü pasomu gösterdim. gözlerini açıp "tamamm ya" dedi. onu burdan kınasam gıcıklık yapmış olur muyum? olmam değil mi? (: neyse zaten şunu yazarken sinirlimsiydim. arada dalınca cümleyi bitiresiye geçti minimal düzeydeki öfkem.

evet ya. bence ben böyle daldan dala atlamamalıyım.
geceler iyi.

0 Kalem Kelam: